Köyümüzün Tanıtımı:
Batı Karadeniz’e özgü iklim kuşağında yer alan Esmahanım, Düzce ilinin Akçakoca ilçesine bağlı şirin bir köydür. İlçeye uzaklığı 19, Karadeniz’e uzaklığı ise 10km’dir.
Yaklaşık 20 km2’lik bir alanı kaplayan ve hemen tamamı engebeli olan arazisinin %80’i fındık bahçeleriyle, geriye kalanı ise ağırlıklı olarak kayın, kısmen de kestane ormanlarıyla kaplıdır.
Düzce ve Sakarya vilayetlerini birbirinden ayıran Melen çayının doğusunda yer alan Esmahanım köyü, yukarılardan gelip köyün içinde birleşerek köyün çıkışında Melen çayına ulaşan iki deresiyle oldukça şirin bir yerleşim yeri olarak dikkati çeker.
Nüfus Yapısı:
Hane sayısı 180 olan köyümüzün nüfusunun, %60’ı Abaza, %20’si Hemşinli, %20’si de Türklerden oluşmaktadır. Ayrıca beş hane kadar da Gürcü vardır.
Son yıllarda ekonomik nedenlerle köyden kente göç hızlanmıştır. Özellikle Abaza nüfusun büyük bir çoğunluğu başta Düzce olmak üzere, Adapazarı, Kocaeli ve İstanbul illerine göçmüştür. Köydeki arazilerini ve evlerini korumalarına karşın yaşamlarını kent merkezlerinde sürdürmektedirler. Son birkaç yıl içinde köyden Abhazya’ya da göçenler olmuştur.
Köyün Ekonomisi:
Köyümüzün ekonomik üretiminin %90’ını fındık oluşturmaktadır. Ayrıca, 3 besi tavuğu çiftliği faaliyet gösterirken az miktarda da olsa hayvancılık ve arıcılık yapılmaktadır.
Fındık hasatı mevsimi, aynı zamanda köylülerimizin görüşme ve hasret giderme mevsimidir. Büyük çoğunluğu eğitim ve ekonomik nedenlerle köyün dışında yaşayan Esmahanımlılar, fındık hasadını fırsat bilerek köye gelmekte, hasat bittiğinde ise kentlerdeki işlerine ve okullarına dönmektedirler.
Ayrıca yıllar önce çalışmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerine giden insanlarımızın da köy ekonomisine katkıları yadsınamaz. Bazıları son birkaç yılda köye geri dönüş yapmışlarsa da halen Avrupa ülkelerinde on civarında Esmahanımlı aile yaşamakta ve köydeki ailelerine ve yakınlarına ekonomik katkı sağlamaktadırlar.
Köyün Tarihçesi:
Esmahanım Köyü, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Abhazya’nın Akapa bölgesinden sürülen Abhazlar tarafından kurulmuştur. Yardar-ipa adlı feodal bir Abhaz ailesinin liderliğinde Abhazya’dan gemiye bindirilen ve Sinop’ta karaya çıkan Akapalıların lideri yolda ölür. Akapalılar, Osmanlı Göçmen Yerleştirme Kurumu’nun kendilerine gösterdiği ve o dönemde Kastamonu İline bağlı olan Düzce ilçesine gitmek üzere yola çıktıklarında artık başlarında, ölen liderlerinin eşi Zapş-pha Esma Hanım vardır . Yaya olarak kat edilen bu uzun ve zorlu yolda açlık ve hastalıktan önemli sayıda insan kaybeden sürgünzedeleri yol sonunda yani Düzce’de önemli bir sürpriz beklemektedir. Akapalılar, yerel yöneticiler tarafından, Efteni Gölü çevresindeki sıtma salgınına açık bataklık alana yerleştirilirler. Nitekim buraya yerleşir yerleşmez toplu ölümler başlar.
Akapalılar bataklıkta sıtmayla boğuşurken, Düzce Ovası’nı Karadeniz’den ayıran ormanlarla kaplı dağlık alana geyik avına çıkan avcılardan gelen haber yaşamlarının adeta dönüm noktası olur. Avcılar dağların üzerindeki bir vadide, Abhazya’da yaşadıkları Akapa köyünün arazisinin tıpatıp benzeri bir alan keşfetmişlerdi. Bizzat Esma Hanım ve sülale ileri gelenlerinin yaptığı tespitten sonra
sözü geçen alana Gran, Davutağa ve Dilaver köyleri kurulur. Bu köyler idari olarak 1930’lu yıllara kadar tek muhtarlıkken daha sonra 3 muhtarlığa bölünmüştür.
Yöreye Sakarya ili sınırlarında kalan Caferiye ve Selahiye’yi de içine alacak şekilde MALAN da denmektedir.
Yaşlıların anlatımına göre köyün ilk adı olan Gran aslında Kıran sözcüğünün bozulmuş halidir ve sıtma hastalığından kırılan anlamında kullanılmıştır.Gran aslında Kıran’dan geliyor. Cumhuriyet sonrasında, kurucusuna ithafen adı Esmanım’a dönüştürülür. Köyün bir kadının adını taşıması Türkiye’de pek de rastlanan bir durum olmamasına rağmen, kadına verilen değeri çağrıştırdığından köylü için bir gurur kaynağıdır.
Köyün kurucu sülalelerinin Gran bölümünde Yardaripa, Kabba(K’apba), Suktar(Kutarba), T’önba, K’urknia, Aşuba, Açüışba, Argun, Akhba, Koaçba, Khikoa, K’eçba……; Dilaver bölümünde, K’oadzba, Agırba, Wotarba, Suktar(Kutarba), Beşliya………; Davutağa(Ayüdzaa) bölümünde ise, Ayüdzba, Andırbua,……. olduğu söylenir. Ayrıca değişik zamanlarda değişik nedenlerle köye gelip yerleşen sülaleler de vardır. Bunlar da Şamba, Kuruwa….
Son yıllardaki hızlı kentleşme nedeniyle egemen kültür içinde eriyip gitme riskinin artması, özellikle gençlerin geleneksel kültürlerine sahiplenme isteklerini kamçılamış, başta Kafkas Kültür Derneklerindeki kültürel etkinlikler olmak üzere, Abhaz dilini ve kültürünü yaşatma konusunda daha aktif roller üstlenmelerini sağlamıştır.
SSCB’nin dağılmasından sonra, açılan sınırları fırsat bilen bazı Esmahanımlılar Abhazya’ya gidip gelmeye başlamışlardı. Ancak Anavatan’ın 1992 yılında Gürcistan ordusunun saldırısına uğraması, bir yıl süren şanlı bir direnişin ardından kazanılan zafer ve ilan edilen bağımsızlık, diasporada yaşayan tüm Abhazların olduğu gibi Esmahanımlıların da Anavatan’a gidiş gelişlerine ivme kazandırdı. Bu arada üç Esmahanımlı evlenerek Abhazya’ya yerleşince ilgi katlanarak arttı.
Anavatana gidiş gelişlerin sağladığı yararların başında, artık yaşlıların bile konuşmaz olduğu Abazacanın tekrar değer kazanması gelir. Çünkü Abazaca ve Rusça bilen Anavatanlılarla, Abazaca ve Türkçe bilen Esmahanımlıların dilde ortak paydası Abazacadır. Birbirleriyle anlaşabilmenin tek yolu, terk ettikleri Abazacaya tekrar sıkı sıkıya sarılmak olunca, Abazaca Esmahanım köyünde tekrar işlerlik kazandı.
Cenaze ve Düğün Gelenekleri:
Esmahanım Köyü’nde cenaze işlemleri tamamen İslami geleneklere göredir. Abazalarla diğer toplumların cenazeleri benzer şekilde defnedilmektedir. Abaza cenazelerinin en belirgin farkı ise oldukça kalabalık olmasıdır. Köyün düğünleri ise, artık kentlerdeki düğün salonlarında yapılmaktadır. Bunun başlıca nedeni köy düğünlerinin oldukça teferruatlı olması ve iki gün süren düğün hazırlıklarının yalnız düğün sahiplerine değil tüm köylüye sorumluluklar yüklemesidir. Zaten büyük çoğunluğu kentlerde yaşayan Esmahanımlıların yalnızca düğün için köylerine gelmeleri ve evlerini düğüne gelecek olan konukları ağırlamak üzere hazırlamaları gerektiğinden, tüm köylüyü sorumluluk altına sokmaktan çekinen düğün sahipleri kolay yolu seçerek kentlerdeki düğün salonlarını tercih etmektedir.
Esmahanım Köyü’nde son otuz yılda yalnızca dört Abaza düğünü yapılmıştır. Bunlar sırasıyla 1977,1978,1990 ve 2006 yılında gerçekleştirilmiştir. 2006 yılındaki son düğün Koadzba Eyüp’ün düğünüdür.
Köyümüzden Bazı Simalar:
Açüişba Tahsin Aslan: Esmahanım Köyü’nün bilinen en yaşlı kişisi, artık yüz yaşına merdiven dayamış olan Tahsin Aslan’dır. Tahsin Aslan, 1925 yıllarında Akçakoca’da öğretmenlik yapan ünlü yazar Rıfat Ilgaz’ın da öğrencisidir.
Suktar(Kutarba) Ahmet Özkök: Uzun süre Türkiye’nin değişik bölgelerinde eğitim neferi olarak görev yapan Kutarba Ahmet Özkök öğretmenliğinin yanında önemli bir kültür adamıdır. Sakarya Kafkas Kültür derneğine iki dönem başkanlık yapmış, onun başkanlık yaptığı dönemde bu güzide derneğimiz, anavatan Abhazya ile ilişkilerini her zaman üst düzeyde tutmuştur.
Yardar-ipa Coşkun Beslen: Aynı zamanda köyün kurucusu sayılan Esma Hanım’ın torunu olan Coşkun Beslen Adapazarı Şeker Fabrikası Müdürlüğü yapmıştır.
Aşamba Mümtaz Demiröz: İstanbul Abhaz Derneği'nin başkanlığı yapmıştır. Ayrıca Abhaz-Gürcü Savaşı esnasında anavatana gidip diaspora-anavatan ilişkilerine büyük katkı sağlayan Mümtaz Demiröz, genç yaşta kalp krizine yenik düşmüştür.
Suktar(Kutarba) Hayri Ersoy: Bagrat Şinkuba’nın Son Ubıh romanı başta olmak üzere birçok Abhazca eseri çevirip Türkçeye kazandırmıştır. Ayrıca Çerkes Tarihi ve Dili Edebiyatı ve Tarihi İle Çerkesler adlı iki araştırma eserinin yanında Kafkasyalıların sürgününü anlatan Sürdüler Sürgün Oldum ve Sürgün Sessiz Ölür adlı iki romanı da yayınlanmıştır. 17 Aralık 2006 tarihinde yapılan bir törenle Abhazya Yazarlar Birliği’ne dahil eden Hayri Ersoy, 2007 yılı başında Abhazya’ya yerleşmiştir. Orada, inşaat mühendisi ve müteahhit olarak çalışırken bir yandan da Abaza adlı özel bir TV kanalında program yapımcılığı ve sunuculuk yapmaktadır
Argun Ayhan Argun: Köyümüzün yetiştirdiği kültür adamlarımızdandır. Gebze Kafkas Kültür Derneği başkanlığı yapmıştır. Başkanlık yaptığı dönemde ve sonrasında anavatan Abhazya’nın bağımsızlık ve tanınma mücadelesine katkıda bulunmuştur.
Koadzba Yusuf Turhan: Abhaz-Gürcü Savaşı sırasında Abhazya’ya gidip burada büyük yararlılıklar gösteren Akoadzba Yusuf Turhan, neşeli kişiliği ve şakacı yapısı ile Abaza toplumunda sevilen bir kişidir.